Benatar’a Karşı: Varlığın Yükü Değil, Tasarımın Uyumsuzluğu
“Doğmak her zaman ciddi bir zarardır.”
— David Benatar
Bu yazı, Benatar’ın “doğmak her zaman zarardır” yargısına katılmayan; fakat yaşamın yükünü, hayatın kendisinden çok, bize verilmiş olan biyolojik aracın yetersizliğinde gören bir bakış açısıdır.
Var olunca varlıkla hiç var olmamış olmak arasındaki farkı tam ayırt edemesek de bir parça anlıyoruz. Hiç var olmamış olduğumuzda, yani hiçlikte hiç olduğumuzda, bu dünyayı, bu hayatı deneyimlememiş olacağımız için bu kıyası yapamayacaktık. Zor olan, bu hayatın kendisini deneyimlemek değil; bu deneyimi, bu tasarımla, kolay kokan, kolay çürüyen, kolay bozulan, donanımsız bir yapıyla yaşamamız. Çünkü aslında zor olan, var olmanın kendisi değil, varlığın bize sunduğu araç ve tasarımın uyumsuzluğudur. Aracımız hevesimize, iştiyakımıza, yapıp etmek istediklerimize, duygularımıza uyum sağlayamıyor; bakımı zor, akarı kokarı bitmeyen bir tasarıma sahip. Çıktığımız yola aracımız pek de uygun değil gibi. Üstelik birkaç yüz bin yıldır da hiç güncelleme almıyor.
Benatar için çözüm, hiç var olmamış olmakta bulunuyor. Oysa bana göre mesele, hiçliğin karşısında varlığı tümden mahkûm etmek değil; varlığın elimize tutuşturduğu bu uyumsuz tasarımı sorgulamak. Sorun, yaşamın bizzat kendisi değil; yaşama biçimimizi belirleyen kırılgan, bakımsız, çabuk bozulan aracımızdır.
Belki de sorulması gereken, varlığın kendisini reddetmek değil; bu uyumsuz tasarımı nasıl aşabileceğimizi, aracımızı yolumuza daha uygun hale getirmenin mümkün olup olmadığını sorgulamaktır.
Yorum gönder