Şimdi yükleniyor

Bir Salkım Üzüm ve Kâinatın Estetik İradesi

“Her şey bir tek şeyin sevincidir.” — Plotinos

Bir salkım üzüm… Elimize ulaştığında sıradan bir meyve gibi görünür. Oysa bu salkım, kainatın büyük senfonisinden yalnızca bir melodidir. Gözle görünmeyen binlerce hazırlığın, zamanın ve mekânın ilmek ilmek ördüğü bir tasarımın nihai sunumudur.

Dünya dönmüş, güneş tam olması gereken mesafede durmuş, yağmur zamanında yağmış, toprağın sabrı yeşermiştir. Kökler çamurlu suyu çekmiş, yukarıya taşımış; o bulanık su üzüm tanesine dönüşmüştür. “Tanrı, doğa ile aynıdır,” der Spinoza. Doğa sıradan değildir. Her formda bir zorunluluk, her zorunlulukta bir zarafet vardır. Üzüm de bu zarafetin meyvesidir.

Her tanesi başka bir güzelliktir. Kokusuyla başka, tadıyla başka, görüntüsüyle başka… Ambalajı bile düşünülmüştür. İnce zarlarla kaplanmış, birbirine yaslanmış tanecikler… Ne fazla sıkışık ne de dağınık. Karpuzda sert kabuk, incirde narin zar… Her biri yaratıldığı haliyle yerli yerindedir. Sanki estetik bir akıl doğaya sinmiştir. “Doğa, en küçük şeyde bile kendi sonsuzluğunu gizler,” der Goethe.

Bu tasarım yalnızca işlevsel değil, aynı zamanda semboliktir. Bu salkım, yalnızca bir meyve değil, bir mesajdır. Belki de kainat, bizi doyurmaktan çok fark ettirmek ister. Mevlânâ şöyle söyler:
“Bir üzüm tanesi bile binlerce hakikati fısıldar kulağına, yeter ki işitmesini bil.”

Üzüm, şaraba dönüşür. Şarap, aklı mest eder, kalbi yumuşatır. Aşkın, vecdin, kendinden geçmenin simgesidir. Plotinos’a kulak verelim: “Aşk, ruhun kendi kaynağına dönme arzusudur.”
O hâlde şarap da sadece içmek için değil, içe yönelmek içindir.

Üzümün ardında yalnızca mevsimler değil, aşkın işareti de vardır. Çünkü “aşk, yaratılışın nedenidir” diyen Antik filozoflardan Mevlânâ’ya kadar herkes, doğanın özünde bir sevgi yasası olduğuna inanır.

Ve düşün: Bu çamurlu suyun o berrak, kokulu, diri taneye dönüşmesi… Dışarıdan bakıldığında basit görünür. Ama içinde bir evren çalışmıştır. “Evren, akılsız bir zerreciği bile akılsız bırakmaz,” diyen Stoalılar gibi düşünelim; o zaman üzüm, sadece bir meyve değil, aklın meyvesidir.

Bir salkım üzüm…
Belki de kainatın bize yazdığı en sade, en leziz, en derin mektup.