Şimdi yükleniyor

GÜLSÜM İNEK VE KEMALİST “CİNNET”

“Bilerek yaptıysa Allah belasını versin.” Kemalist Okur.

2009 yılında Malatya’nın Kadiruşağı köyünde, Gülsüm adında bir inek, sahibinin elinden kaçarak bir okulun bahçesine girdi ve Atatürk büstüne çarparak büstü kırdı. Bu olay, ilk bakışta sıradan bir kaza gibi görünebilir, ancak devletin hızlı ve aşırı müdahalesi, dönemin bürokratik yapısının ve Kemalist ideolojisinin etkisini gösteriyor. Olaydan sonra başlatılan soruşturma, devletin toplumsal olaylara nasıl müdahale ettiğini ve her anormalliği nasıl bir tehdit olarak gördüğünü ortaya koyuyor.

Bu sırada toplumun verdiği tepkiler de dikkat çekiciydi. Olay hakkında yapılan bir yorumda, “Bilerek yaptıysa Allah belasını versin,” denildi.

Kemalist ideoloji, devletin her durumda güçlü bir şekilde kontrol sağlamasını savunuyordu. Bu anlayış, sıradan bir olayı bile abartılı bir şekilde cezalandırılmaya yönelik bir refleks haline getirmişti. Gülsüm’ün büstü kırması, basit bir kazadan çok, bürokratik yapının ve ideolojik bakış açısının etkisiyle büyük bir olaya dönüştü. Bu tür müdahaleler, devletin halkla olan ilişkisini ve bireysel özgürlükleri nasıl sınırlandırabileceğini gösteriyor.

Gülsüm’ün hikayesi, aynı zamanda toplumsal olaylara verilen abartılı tepkilerin ve devletin müdahaleci tutumunun bir yansımasıydı. Bu olayın etkisi, sadece bürokratik sistemde değil, halk arasında da büyük yankı uyandırdı.

Gülsüm’ün hikayesi, 2013 yılında “Sürgün İnek” adlı sinema filmine ilham kaynağı oldu. Film, Gülsüm’ün başına gelenleri ve ona atfedilen anlamları, mizahi bir dille ele alıyor. Vildan Atasever, Necip Memilli ve Tolga Güleç gibi oyuncuların rol aldığı film, toplumsal olaylara verilen aşırı tepkileri ve bunların bireyler üzerindeki etkisini derinlemesine işlerken, Gülsüm’ün de “sürgün” hayatını ve topluma nasıl yeniden yerleşmeye çalıştığını anlatıyor.

Bu olay, sadece bir inek ve büstün çarpışması değil, aynı zamanda dönemin bürokratik yapısının, toplumu nasıl dönüştürdüğüne dair önemli bir örnek sunuyor.