KEMALİST CİNNET: SİVAS KAMPI
27 Mayıs 1960 darbesi, Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Bu darbe sonrasında, Demokrat Parti (DP) iktidarına yakın olan birçok kişi tutuklanmış ve çeşitli yaptırımlara maruz kalmıştır. Bu süreçte, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki Kürt aşiret liderleri ve kanaat önderleri de hedef alınmıştır. Bu makalede, Sivas Kampı Hadisesi ve Kürt aşiret liderlerinin bu süreçteki durumu ele alınacaktır.
Sivas Kampı’nın Kuruluşu ve Amacı
Darbeden dört gün sonra, 31 Mayıs 1960’ta, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden seçilen 485 ağa, şeyh ve aşiret reisi, Sivas Kabakyazı’daki bir askeri kampa gönderildi. Bu kişilerin, DP döneminde Kürt bölgelerinde etkili olan liderler olduğu ve Kürtçülük faaliyetlerinde bulundukları iddia edildi.
“55’ler” ve Sürgün Süreci
Sivas Kampı’nda tutulan 485 kişiden 55’i, 7 Ekim 1960’ta çıkarılan 105 No’lu Mecburi İskân Kanunu kapsamında, batı illerine sürgün edildi. Bu kişiler arasında, Fırat, Bucak, Kartal ve Ensarioğlu gibi tanınmış ailelerin üyeleri bulunmaktaydı. Sürgün edilen iller arasında Antalya, İzmir, Burdur, Muğla, Afyon, Isparta, Manisa, Çorum ve Denizli yer almaktadır.
İdamla Yargılanma ve Sonuçları
Sivas Kampı’nda tutulan bazı Kürt liderler, Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi kapsamında, “devletin birliğini bozmaya teşebbüs” suçlamasıyla idamla yargılandılar. Ancak, savcılık bu suçlamaları destekleyecek yeterli delil bulamadı. Sonuç olarak, sanıkların tamamı beraat etti.
Sürgünün Sosyal ve Siyasal Etkileri
Sürgün edilen Kürt liderleri, gittikleri yerlerde sosyal ve ekonomik zorluklarla karşılaştılar. Ailelerinden ve topluluklarından uzaklaştırılan bu kişiler, yeni yerleşim yerlerinde izole bir yaşam sürdüler. Bu süreç, Kürt toplumunda derin bir travma yarattı ve Kürt siyasal hareketinin şekillenmesinde önemli bir rol oynadı.
Yorum gönder