Şimdi yükleniyor

Kiralık Katil Teolojisi

📖 “Ey iman edenler! Sizi can yakıcı bir azaptan kurtaracak bir ticareti göstereyim mi: Allah’a ve Elçisine iman edin, Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edin!” (Saff 10–11)

📖 “Allah, cennet karşılığında müminlerden mallarını ve canlarını satın almıştır. Onlar Allah için savaşırlar, öldürürler ve ölürler.” (Tevbe 111)

Nietzsche şöyle der:
“İnsana en çok zarar veren, kendini feda etmesi değil, neye feda ettiğini bilmemesidir.”


Ticaret yakıştırması çok iyimser bir yakıştırma, çünkü ticaret karşılıklı rızaya dayanır. Eğer biri – ki bu Tanrı da olabilir – bana “Malını ver, canını ver, benim için öl ya da öldür; ben de karşılığında sana köşkler, huriler, ırmaklar, bahçeler vereyim” dese ve ben bunu kabul etmesem, akit, yani ticari sözleşme düşmüş olmaz mı? Ama bu anlatıda akit düşmüyor; bu dünyada da öte dünyada da, bu sözleşmeyi reddettiğimiz için bir sürü musibetle tehdit edilmiş oluyoruz.

Üstelik şöyle düşünün: Birinin size “Benim istediğimi yaparsan…” demesi, nitelikli organize suç örgütü gibi duruyor. Yani yaparsanız size kadınlar, şaraplar, eğlenceli geceler, köşkler, döşekler vaat etse; bugünkü hukuk karşısında böyle bir insanın hükmü ne olur? Böyle birine nasıl bakılır? Bu açıdan da değerlendirmek gerekir.

Üstelik, sonsuz uzayın Tanrısı dediğimiz ya da zannettiğimiz – ama bana kalırsa birer kabile tanrısı olan – bu tür fikirlerin ismini ne koyarsak koyalım, insanların inanması, onu sevmesi, onun adını yüceltmesi, her gün yüzlerce kez onun adını anması için birini öldürmek cinayettir. Birini öldürmeye teşvik etmek de, kim ederse etsin, cinayeti teşviktir. Bunu 3–5 kişi veya 3–5 milyon kişi bir araya gelip yapsa, kitlesel histeridir, organize suçtur.

Bu bana çok çirkin bir sözleşme, çok çirkin bir ticaret, çok çirkin bir çetecilik gibi geliyor. Hem madem Tanrı olan O’dur, hem bütün canlıların sahibi O’dur, biz de emanetçiyiz; öyleyse böyle bir pazarlığa gerek yoktur. İstediğini öldürür, istediğini güldürür. Yani kiralık katile mi ihtiyacı vardır? Buradan da bakılabilir.

Benim bakışım edebî taraftan ziyade, mantık hatası aramaktan ziyade içerikle ilgilidir. İtiraz ediyorum. Bu ancak kendi menfaat şebekesini kurmak ve korumak isteyen biri tarafından yazılmış olabilir. Çünkü dikkat edin, ücreti burada teklif etmiyor; ücreti ahirete, öte dünyaya bırakıyor. Siz burada can ve mal veriyorsunuz, sözleşme bedelini ödüyorsunuz; ama teklif edilen karşılığı ancak öte dünyada görebiliyorsunuz.

Ben Tanrı’yım diyen, Tanrı değildir.