Şimdi yükleniyor

Psikoloji: Bilim, Toplum ve Eğitim Üzerindeki Ehemmiyeti

Carl Jung:
“Kendini tanımak, insanın en büyük özgürlüğüdür. Bir insanın ruhsal durumunun doğru bir şekilde anlaşılması, sadece bireyi değil, çevresindeki dünyayı da dönüştürebilir.”

Psikoloji, insan zihninin, düşüncelerinin, duygularının ve davranışlarının bilimsel incelenmesidir. İnsan doğasının en derin katmanlarına inmek, toplumsal yapıları ve bireysel ilişkileri anlamak için kritik bir alandır. Psikoloji, sadece bireysel sağlığı etkilemekle kalmaz, toplumsal yapıyı şekillendiren bir araçtır. Bir psikolog, insan ruhunun işleyişini anlama sorumluluğuna sahip olmalı, toplumun genel sağlığını göz önünde bulundurarak, bilimsel ve etik bir duruş sergilemelidir.

Dünya Sağlık Örgütü ve Amerikan Psikiyatri Derneği’nin Psikolojik Tanılar Üzerindeki Tutumu

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Amerikan Psikiyatri Derneği (APA), psikolojik hastalıkların tanı ve tedavisinde, güçlü ve güvenilir bir çerçeve oluşturmuşlardır. Bu tanı kitleri, ICD-10 (Uluslararası Hastalıklar Sınıflandırması) ve DSM-5 (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders), psikiyatristler ve psikologlar için temel referans noktalarıdır. Bu kitler, psikolojik hastalıkların belirli kriterlere göre tanımlanmasını, sınıflandırılmasını ve tedavi edilmesini sağlar. Ancak, bu kitlerin doğru kullanılması, sadece bir diplomanın değil, derinlemesine bilgi, eğitim ve etik sorumluluk gerektiren bir süreçtir.

Psikolojik Tanı: Bir Bilim, Bir Toplum ve Bir İnsan Üzerine Koyulan Yüksek Sorumluluk

Bir psikologun koyduğu tanı, bir doktorun “grip olmuşsun” demesinden çok daha farklıdır. Bir doktorun hastaya fiziksel bir rahatsızlık hakkında koyduğu tanı, genellikle vücudun belli bir bölgesine odaklanır ve tedaviye yönlendirir. Ancak, bir psikologun koyduğu tanı, kişinin bütün bir varlığını, kişiliğini, toplumdaki yerini, mizacını, bireysel ve toplumsal ilişkilerini tanımlar. Bu tanı, kişiyi yalnızca fiziksel değil, ruhsal, duygusal, sosyal ve bilişsel düzeyde şekillendirir. Bu, tıpkı insanın içsel yapısının bilimsel bir çözümlemesidir. İlaç yazamasa da, kişiyi yönlendirme, ona bir bakış açısı kazandırma ve sağlıklı bir yol haritası çizme noktasında psikologun sorumluluğu büyüktür. Psikolojik tanı, sadece bireyi değil, toplumsal yapıyı da etkileyen, derin ve yüksek sorumluluk taşıyan bir süreçtir.

Türkiye’de Psikolojik Rahatsızlıkların Yaygınlığı ve Toplumsal Etkileri

Dünya çapında olduğu gibi, Türkiye’de de psikolojik rahatsızlıklar giderek artan bir oranda görülmektedir. Depresyon, anksiyete bozuklukları, yeme bozuklukları, bipolar bozukluklar gibi yaygın hastalıklar, toplumsal yapıyı tehdit eden önemli sağlık problemleri haline gelmiştir. Türkiye’deki araştırmalar, bu hastalıkların özellikle büyük şehirlerde, ekonomik zorlukların ve toplumsal baskıların yoğun olduğu bölgelerde daha yaygın olduğunu göstermektedir.

Bu psikolojik rahatsızlıklar sadece bireyleri değil, toplumsal birliği, hukuku ve günlük yaşantıyı da etkiler. Örneğin, depresyonu olan bir birey, yalnızca kendi yaşamını değil, çevresindeki ilişkilerini de zedeleyebilir. Bir toplumda psikolojik hastalıkların yaygınlığı, sosyal güvenlik sistemlerini, eğitim yapısını ve iş gücü verimliliğini doğrudan etkiler. Sağlıklı bir toplum, ruhsal sağlığı düzgün işleyen bireylerden oluşur.

Eğitim ve Uzmanlık: Psikolog Olabilmek İçin Gereken Nitelikler

Ancak, psikolojik sağlık sadece bireysel bir mesele değildir; toplumun genel yapısına da etki eder. Özel üniversitelerde, lisans eğitimi veren psikoloji bölümleri, önemli bir sorumluluk taşır. Bir psikolog, insanları sadece profesyonel bilgi ile değil, aynı zamanda etik sorumluluk ve empati ile yönlendirebilmelidir. Fakat, bazı özel üniversitelerde 800 bininci, 900 bininci sıralama ile psikoloji bölümlerine kabul edilen öğrenciler, çok temel eğitimde yetersiz kalabilmektedirler. Bu bireylerin, psikolojik yardım sunabilme yeterlilikleri sorgulanmalıdır. Zira psikoloji, bir bilim olarak derinlemesine kavrayış, eleştirel düşünme ve insan ruhunun temel dinamiklerini anlamayı gerektirir.

Psikolog Olabilmek İçin İnsan Bütününü Anlamak: Biyoloji ve Anatomiye Dair Bilgi Gerekliliği

Psikolog olmak, sadece insan zihnini anlamakla ilgili değildir. İnsan, bir bütündür, parçalanamaz. Psikolojik eğitimin sağlam bir biyolojik, anatomi bilgisiyle desteklenmesi, psikologların bütüncül bir yaklaşım geliştirmesini sağlar. Eğer bir psikolog, bir kitap ya da tanı kiti alıp, oradan belirli kriterlere göre karteladan renk seçer gibi bir yaklaşım sergiliyorsa, bu oldukça tehlikeli bir durumdur. İnsan, sadece duygusal bir varlık değildir; biyolojik yapısı, nörolojik işleyişi, fizyolojik yapısı her bir psikolojik tanıyı şekillendirir. Bir psikolog, bu bütünsel bakış açısına sahip olmalı ve insanın psikolojik durumunu sadece bir kitaba dayanarak değil, bütüncül bir değerlendirme yaparak analiz etmelidir.

Toplum Sağlığını Etkileyen Bir Alan: Psikoloji ve Etik

Psikolog olmak, sadece bir diploma almakla bitmez. Bir psikologun, doğru tanı koyma, empatik bir yaklaşım sergileme, etik değerler doğrultusunda rehberlik etme gibi sorumlulukları vardır. Eğitim seviyesinin düşüklüğü, psikolojik yardımların yanlış yönlendirilmesine ve hatta zararlı etkilere yol açabilir. Bugün, psikolog olduğunu iddia eden ve insanlara rehberlik etmeye çalışan bireyler, toplum sağlığına zarar verebilir. Kendini ifade edemeyen, cümleleri doğru kuramayan, temel kavramları bile yanlış kullanabilen bireylerin, psikolojik danışmanlık yapması, büyük bir risk teşkil eder.

Üstelik, bu kişilerin devlet tarafından verilen bir yetki ile, lisans diploması almış olmaları, onları toplumsal güven açısından tehlikeli bir noktaya taşır. Toplumda psikoloji gibi kritik bir alanda uzmanlık yapmak, ciddi bir etik sorumluluk gerektirir. Bu sorumluluğu yerine getiremeyen, sadece diplomasıyla uzmanlık yapan bireylerin, rehberlik ve danışmanlık gibi önemli sorumlulukları üstlenmesi sağlıklı bir toplumda nasıl mümkün olabilir?

Sonuç: Psikolojik Yardımda Yetkinlik ve Sorumluluk

Sağlıklı bir toplumda, psikolojik hizmet sunan herkesin bilimsel altyapıya, etik değerlere ve derin bilgiye sahip olması gerekir. Eğitim, sadece bir diploma almakla değil, aynı zamanda bireyin sorumlulukları ve toplum sağlığını gözetme anlayışıyla tamamlanmalıdır. Yetersiz eğitim ve düşük puanlarla kabul edilen psikoloji öğrencilerinin, toplum sağlığına ciddi zararlar verebileceğini ve bu sorunun daha derin bir şekilde ele alınması gerektiğini düşünüyorum.

Psikoloji, sadece kişisel değil, toplumsal bir mesele olarak ele alınmalıdır. Çünkü bir toplumun sağlığı, bireylerin ruhsal sağlıklarının bir yansımasıdır. Toplum sağlığına yönelik her adım, toplumun ruhsal yapısının güçlenmesine katkı sağlayacaktır. Bu nedenle, bu alanın daha etik ve nitelikli bir eğitimle ele alınması, toplumsal refahın arttırılması açısından elzemdir.