SÜRGÜN ZEKÂSI: YAHUDİLİK, DERİN DÜŞÜNCE VE KUTSAL HAFIZANIN ANATOMİSİ
I. Peygamberlerden Filozoflara: Yahudi Düşüncesinin Kaynağı
Bir halk düşün ki, yeryüzünün kavşağında durur ama hiçbir yere ait değildir. Bir halk düşün ki, kendisini tarih boyunca ya Tanrı’nın sözcüsü ya da dünyanın günah keçisi olarak görmüştür. Ve düşün ki, bu halk düşünerek ayakta kalmıştır. Hafızasına yaslanarak ilerlemiş, sürgünle büyümüş, düşünceyle nefes almıştır.
Yahudilik bir din olmaktan önce, bir bilinç biçimidir. Bu bilinç, sürgünün sessizliğinde büyüyen bir iç ses, tekrar tekrar parçalanan tarihin içinde kurulan içsel bir yapı, hakikati acıdan damıtan bir dil üretmiştir.
Peygamberler: Tanrı’yla Güreşenler
Tanrı’nın diliyle konuşmak, onun yükünü omuzlamak kolay değildir. Musa, Sina Dağı’nda yalnızca levhaları değil, bir halkın yükünü taşır.
“Ben dilsizim, nasıl konuşayım halkın önünde?” (Musa, Çıkış 4:10)
Bu söz, aslında her düşünürün iç çekiişidir: Hakikati taşıma yüküyle dilin kifayetsizliği arasındaki boşluk.
İsa çarmıhta: “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?”
Yalnızca bir çığlık değil, hakikatle çarpışan bilincin son perdesi.
Filozoflar: Sözün Sürgünü
Spinoza: “Tanrı ya da Doğa (Deus sive Natura). Her şey zorunlulukla olur; tıpkı üçgenin iç açılarının toplamının iki dik açı etmesi gibi.”
Levinas: “Öteki yüz, benden adalet talep eder.”
Walter Benjamin: “Geçmişin her anı, kurtuluş için bir fırsattır.”
Kafka: “Yasa’nın kapısında bir kapı bekçisi duruyordu…”
Bilimciler: Kozmosta Tanrı’nın İzini Arayanlar
Einstein: “Tanrı zar atmaz. Dinsiz bilim kördür, bilimsiz din topaldır.”
Freud: “İnsanın Tanrı’ya duyduğu ihtiyaç, babaya duyduğu ihtiyaçtan gelir.”
II. Seçilmişlik ile Lanet Arasında: Bir Bilincin Gerilimi
Simone Weil: “Yahudiler seçilmiş bir halk değil, Tanrı’nın acısını taşıyan halktır.”
Yahudilik, Tanrı’nın sevdiği mi yoksa terk ettiği mi? Bu soru çözülemez bir metafizik gerilimi taşır. Düşüncenin ve duanın arasındaki o derin çatlak buradadır.
Kadın Bilinci: Sessizliğin Dili
Hannah Arendt: “Hiçbir ev yoksa insan, dünyada misafirdir.”
“Kötülük sıradan olabilir.”
Kaçanlar da Yazdı
Freud dine savaş açtı, ama dini yapıyı zihin kuramına taşıdı.
Marx dini afyon ilan etti, ama Yahudi tarihinin çilesini proletarya çağrısına dönüştürdü.
Kafka anlamdan kaçtı, ama anlamın kaybını kutsal üslupla yazdı.
III. Zekâ Miti mi, Derin Hafıza mı?
1. Yorum Geleneği: Soru soran çocuk, cevap ezberleyen değil.
2. Bilgi = Hayatta Kalma: Tıp, hukuk, teoloji… Hepsi hayatta kalmak için geliştirildi.
3. Tanrı Sessizse, Çığlığım Etik Olsun
Levinas: “Tanrı sessizleşebilir, ama ötekinin yüzü onun yankısıdır.”
Son Söz: Tanrı’yı Taşıyan Halk, Acıyı Düşünceye Dönüştürdü
Yahudilik bir halktan çok, bir soru şeklidir. Her nesil aynı soruyu sorar: “Neden biz?” Ve bu soruya verdikleri her cevap, düşüncenin yeni bir katmanını inşa eder.
Üstün değillerdi; ama acılarını düşünceye dönüştürme yeteneğine sahiptiler. Ve bu yetenek, hala dünyanın en derin fikir kaynaklarından biridir.
Yorum gönder