Tanrı’yla Konuşanlar: Kendi Adına Konuşamayanların Tarihi
“İnsanın Tanrı’yla konuşma iddiası, belki de kendi adına konuşma cesaretinin olmayışındandı.” Rubikon
Bu cümle, hem teolojik hem psikolojik hem de varoluşsal anlam katmanlarıyla dolu. Bunu açmak için şu yolları izleyebiliriz:Tanrı’ya Konuşmak = Sorumluluğu Yansıtmak mı?
İnsan kendi sözünü söylemekten kaçındığında, bu sözü Tanrı’ya atfederek onu mutlaklaştırmak istiyor olabilir.
İçsel Otosansür ve Tanrısal Yetkilendirme
Belki de kişi, kendi içinden gelen sesi bastırmamak için ona “Tanrı’nın sesi” diyerek meşruiyet kazandırmaya çalışıyor.
Bireyliğin Yoksunluğu ve Tanrı’ya Sığınma
Kendi adına konuşmak, özgürlüğü ve sorumluluğu gerektirir. Belki de bu yükü taşıyamayan zihin, Tanrısal bir kanal iddiasıyla kendi aczini aşmaya çalışıyor.
Psikolojik Boyut – Temsil Edici Bir Ses Arayışı
İnsan, kendi arzularını, korkularını ya da sezgilerini doğrudan dile getirmekten çekindiğinde, bunları Tanrısal bir sese yükleyebilir.
Bu bir tür yetki ödünç alma hâlidir. Tıpkı “vicdan”ın bazen toplumsal sesi yansıttığı gibi, “Tanrı sesi” de bazen bireyin iç sesinden kaçışın bahanesi olabilir.
Soru: İnsan gerçekten Tanrı’yla mı konuşur, yoksa kendi içinden çıkan sesi Tanrısal bir yankı gibi mi sunar?
Teolojik Boyut – Vahyin Niteliği ve Aracılık Problemi
Peygamberlerin “Tanrı’dan aldım” dedikleri sözlerin, tarih boyunca hem kutsal hem tartışmalı addedilmesi, bu cümleyle doğrudan ilişkilidir.
Belki de insanlık tarihinin büyük kısmında “Tanrı’yla konuştuğunu” söyleyenlerin çoğu, kendi adına konuşma yetkisini veya yükünü taşıyamamıştı.
Tersinden Bakış:
Belki de gerçekten Tanrı’yla konuşan biri bile, bu gerçeği “kendi adına konuşuyorum” diyemeyecek kadar ağır hissediyordu; bu yüzden sözlerini Tanrı’ya isnat etti.
Varoluşsal Boyut – Bireyin Kendi Sözünü Arayışı
Kendi adına konuşmak, kendi dilini kurmak demektir.
Ama bu, yalnızlık ve sorumluluğu göze almayı gerektirir.
Tanrı’yla konuştuğunu iddia eden biri, aslında kendi yalnızlığına bir “dinleyici” atayarak kendi iç boşluğuyla başa çıkmaya çalışıyor olabilir.
Yorum:
Belki de insanın Tanrı’yla konuşma arzusu, Tanrı’ya değil, kendine ulaşma arzusu; ama doğrudan kendine gidemeyen bir dolambaçtır.
Fragman I — Nietzsche: “Tanrı’nın Öldüğü” Yerde Konuşan Kimdir?
Nietzsche, Tanrı’nın öldüğünü ilan ettiğinde aslında şunu soruyordu:
Artık kim kendi adına konuşacak?
Eğer Tanrı sustuysa ve artık bir “üst otorite” yoksa, söz bize kalmıştır.
Ama bu iyi bir haber mi?
Çünkü çoğumuzun Tanrı’ya ihtiyacı, hakikat için değil, onun adına konuşarak kendi sözümüzün sorumluluğundan kaçmak içindi.
Fragman II — Simone Weil: Sessizlikteki Tanrı, Suskunluktaki İnsan
Weil’in Tanrısı, sessizdir.
Weil’e göre Tanrı’nın sevgisi, yokluğu içinde tecelli eder.
Ama belki de bu yokluk, insanı ilk kez kendi adına konuşmaya mecbur bırakır.
Weil’in Tanrı’yla kurduğu ilişki, konuşmaktan çok susmaktır.
Ve susarak konuşan biri, sonunda yalnızca kendi sesini değil, başkasının sessizliğini de duyabilir.
Sözün Yeri
Kendi adına konuşmak, tüm insani kırılganlıkların ortasında bir cesaret işidir.
Ama insanın tarihsel, teolojik ve politik serüvenine baktığımızda, bu cesaretin nadir olduğunu görürüz.
İnsan çoğu zaman Tanrı’yla konuştuğunu söylemiştir — belki de yalnızca kendi adına konuşmaya cesaret edemediği için.
Bu kitap, bu çelişkinin izini sürüyor:
Tanrı’yla konuştuğunu iddia edenlerin sözlerinde, yankılanan neydi? Cesaret mi, korku mu? İnanç mı, iktidar mı? Yoksa sadece bir yankı mı?
Kendin olma cesaretini gösterebilir misin?
Çünkü kendin olmak, yalnızca seçim yapmak değil, seçtiğin şeyin arkasında durmaktır.
İbrahim’in bıçağını havaya kaldıran da buydu, Nietzsche’yi sarhoş eden de.
Cesaret, Tanrı’nın ne dediğini değil, senin neye inandığını söylemektir.
Kendi adına konuşmak, kutsalı kaybetmek değil, kutsalın yükünden özgürleşmektir.
Sorumluluğu alma cesaretini gösterebilir misin?
Yani Tanrı adına değil, kendi adınla bir cümle kurabilir misin?
Kendi sesinle, kendi yükünle…
Çünkü kendi adına konuşan, artık Tanrı adına susamaz.
Ve susan Tanrı’nın ardından gelen ses, işte bu yüzden değerlidir.
Yapıp ettiklerinin sonuçlarına katlanabilir misin?
Artık “Tanrı böyle istedi” diyemezsin.
Çünkü Tanrı bu kitapta sustu.
Ve şimdi sahne senin.
Yazacak olan sensin, konuşacak olan sensin, susacak olan da sensin.
Yorum gönder